Fatura, Faturanın Hukuki Niteliği, Fatura verilme ve Sakalama Zorunluluğu, Faturaya Dayalı Alacaklarda İhtiyati Haciz Kararı Verilmesi

 I. FATURA KAVRAMI

Fatura her dilde benzer kelimeler ile ifade edilen bir ticari terimdir. Fransızcada facture, İngilizcede invoice, Almancada facture kelimesi ile ifade edilmektedir[1]. Asıl köken itibari ile latince bir kelimedir. Sözlük anlamı; ticari satışlarda satıcı tarafından alıcıya verilen ve satılan malın miktarını, ölçüsünü, fiyatını, özelliklerini veya ifa edilmiş hizmetleri gösteren hesap pusulası olarak ifade edilir[2].

Öğretide; fatura satıcı ile müşteri arasında meydana gelen ticari ilişkiyi ispatlayan, hukuki niteliği olan belge olarak tanımlanır[3]. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun bir kararında; fatura ticari satışlarda satıcı tarafından alıcıya verilen, satılan malın miktarını, niteliğini, ölçüsünü, fiyatını ve benzer hususları veya yerine getirilmiş hizmetleri gösteren hesap pusulası olarak ticari belge olarak ifade edilir[4]. Bu tanım; genel kabul görmüş tarafımızca da kabul edilen bir tanımdır.

Fatura, vergi mükelleflerinin gelir ve giderlerini hesaplamaya, matrahlarının tespitine yaraya
;n, sözleşme ilişkisinin mevcudiyetini belgeleyen ispat aracıdır[5]. Fatura hususunda düzenlemeler, Türk Ticaret Kanunun ve Vergi Usul Kanununda hükümler mevcuttur.

Fatura, hukukumuzda birçok alanda bulunsa da esas olarak 2011 tarihli 6102 sayılı TTK.m.21 ve 213 sayılı VUK’un 229-232  m.’lerinde düzenlenmiştir.

TTK’da fatura ile ilgili hususlar basiretli iş adamı gibi hareket etme yükümlülüğü kapsamında düzenlenmiştir[6]. TTK.m.21 hükmünde tacir olmanın hükümleri başlığı altında düzenlenmiştir. Fatura ve teyit mektubu başlığı altında düzenleme yapılmış, tacirin talep etmesi halinde fatura vermesi ve faturaya itiraz etmemenin sonuçları düzenlenmiştir. Bu durumda faturayı düzenleyenin tacir olması gerektiği gibi alanın da tacir olması gerektiği görüşü hakimdir[7]. Bazı yazarlar ise karşı tarafın tacir olmasının gerekmediğini savunmaktadır[8].

VUK’ta ise daha geniş kapsamlı düzenleme yapılmış, tacir olup olmaması dikkate alınmaksızın tüm vergi mükellefleri bakımından fatura düzenlemesi yapılmıştır[9]. TTK’da faturanın düzenlenmesi, alınması, verilmesi konularında düzenlemeler yer alırken, VUK’ta ise faturanın şekli, nizamı, fatura kullanma mecburiyeti, fatura yerine geçen belgeler, fatura ile ilgili suç ve cezalar düzenlenmiştir. Genel hükümlerin VUK’ta düzenlendiği düşünülürse TTK ile birlikte düşünmek gerektiği ortaya çıkacaktır.

II. FATURANIN KAPSAMI ve ŞEKLİ

Fatura, ticari hayatta önemli bir vesikasıdır. Taraflar arasındaki akdi ilişkinin unsurlarını içeren belge olup, malın satıldığını, işin yapıldığını, menfaatin yapıldığını gösterir; bunun karşılığında bedel ödenip ödenmediği, taraflar arasındaki akdi ilişkiyi ispat etmeye yarayan yazılı ticari vesikadır[10].

TTK. m.21’de faturanın şekli hususunda hüküm yer almamıştır. Ancak, içeriğinden bahsedilmiştir. Fatura kapsamı, şekli, düzenlemede uygulanacak esaslar ise VUK. m.230, 231’de yer almıştır. İki kanun birlikte değerlendirilerek yorum yapmak yerinde olacaktır[11].

           VUK. faturanın şekli hususunda düzenlemeler öngörmüş, şekil şartlarına uygun olmayan faturalar hususunda cezalar öngörülmüştür. TTK.’da ise şekil şartları yer almamıştır. Şekil  şartları yer almamakla geçersiz sayılma durumu söz konusu olmamış ancak, içeriği hususunda bulunması gereken bilgiler yer almaz ise sadece itiraz yolu öngörülmüştür. Süresi içinde fatura içeriğine itiraz edilmez ise TTK.m.21/2 hükmü uyarınca kanuni karinenin uygulanması gerektiği belirtilmiştir.

           TTK’da faturanın şekline ilişkin özel bir şart bulunmamakla tarafların bu hususta anlaşması saklı kalmak kaydı ile TTK..m.18/3 gereği faturalar elektronik ortamda düzenlenebilir[12].

           Şayet faturada imza eksik olursa, satılan malın cinsi belirtilmemiş, bedel belirtilmemiş, yapılan işin nitelik, nicelik ve bedel gösterilmez ise faturalar TTK. m.21 ve VUK.m.229 gereği geçersiz sayılacaktır.

           Faturalarda bulunması gereken unsurlar, TTK ve Yargıtay kararlarına göre faturayı düzenleyen tacirin ticaret ünvanı ve imzası, tacirin sicil numarası, işletmenin merkezi, sermaye şirketi ise taahhüt edilen ve ödenen sermaye, internet sitesi varsa adresi ve numarası, sermaye şirketlerinde yöneticilerin  isimleri, faturayı alanın ismi, ticaret ünvanı,

tanzim tarihi, üretilen malın, işin, menfaatin cinsi, miktarı, fiyatı, tutarı, bedel ödeme kaydı, ticari işletmeler arası mal  ve hizmet tedariki ile ilgili hususlarda borçlunun temerrüdü için çekilecek ihtar da metinde yer alması gereken bilgilerdir[13]

III. FATURANIN HUKUKİ NİTELİĞİ

Faturanın hukuki niteliği TTK.’da da VUK.’da da tam olarak açıklanmamıştır. Fatura düzenlemenin hukuki sonuçları bakımından ise her iki kanun farklı düzenlemeler içermektedir. Taraflar arasında bir sözleşme ilişkisi varsa fatura söz konusu olur. Bu anlamda, sözleşmenin kararlaştırılan şartlarını nispeten gösteren, sözleşmede karşılıklı borçlanılan edimlerin kısmen veya tamamen yerine getirildiğini, bazen de tarafların temerrüde düştüğünü gösteren belgedir[14].

TTK.’da fatura tacirin yükümlülükleri kısmında düzenlenmiştir. Tacirlerin ticari defter tutma yükümlülüğü sebebi ile ticari defterin en önemli dayanağı olan faturanın da usule uygun tutulmasını gündeme getirir. Faturanın hükümlerinin her iki taraf için de uygulanabilmesi şartı Vergi Hukuku bakımından fatura verenin vergi mükellefi olması yeterli olup her iki tarafın da mükellef olması şart değildir. Ticaret Hukukunda ise fatura hükümlerinin geçerli olması için her iki tarafın tacir olması, fatura verilmesinin ve alınmasının tarafların ticari işletmesi ile ilgili olması gereklidir. Vergi hukuku bakımından fatura, vergi matrahlarının tespitinde, mükelleflerin gelir, giderleri ile ilgili kayıtların belgelendirilmesine, vergi kaçaklarının önlenmesi için piyasadaki para, mal hareketlerinin kontrolüne yardımcı olacak delildir[15].

Fatura, sözleşmesel ilişkiden farklı olarak taraflardan sadece birisi tarafından düzenlenen, adına düzenlenenin iradesini açıklamamakla düzenleyenin aleyhine olabilecek bir belgedir[16].

Faturanın hukuki niteliğini irdelediğimizde senet mahiyetinde olup olmadığı tartışmalıdır. İtiraz edilmemiş faturanın delil niteliği değerlendirilmelidir. Bir görüşe göre, itiraz edilmemiş fatura, faturayı alan için senet mahiyetinde bir delil değildir. Bu görüşe göre  itiraz edilmemiş faturanın borç altına giren tarafların iradelerinden doğan yazılı belge olmadığını, kaldı ki itiraz edilmeyen faturada, faturayı alan tarafın imzasının bulunmadığını belirtmektedir[17]. Bu görüş taraftarları itiraz edilmeyen faturada faturayı alan tarafın imzasının bulunmamasının senet mahiyetine etkisi yanında  farklı bir gerekçe daha ileri sürmektedir. Bu husus da, adi kanunî karinelerin özel ispat yükü kuralı oldukları kabulünden hareketle, fatura içeriğinin kabul edilmiş sayılmasına ilişkin kural, faturaya senet niteliğini kazandırmadığı yönündedir[18].

 Öte yandan;  doktrinde daha çok taraftar bulan görüşe göre, faturaya itiraz edilmemesi halinde fatura onu alan muhatap bakımından senet niteliğini kazandırmasıdır[19]. Görüşü temellendiren şey,  karinenin şartlarının gerçekleşmesi ile fatura artık kanunen yazılı bir delil haline gelmesidir[20]. Yargıtay da bu görüş doğrultusunda değerlendirmelerde bulunmaktadır[21]. Görüşün benimsenmesinin sonucu olarak, fatura içeriğinin kabul edilmiş sayılmasının aksinin ispatı yazılı delil, ticari defter veya yemin vasıtasıyla mümkün olabilmesidir[22].

Senet metninde nelerin bulunması gerektiği HMK.’da hükme bağlanmamıştır. Doktrinde kabul edilen kriterlere göre belge, cisim olarak yazılı metin bulunması, bir vakıa hakkında açıklamayı içermesi ve imza olmasıdır[23]. İmza bu noktada belirleyici unsurdur. İmza olmaması durumunda diğer unsurlar olsa bile belge senet niteliği taşımayacaktır[24]. Süresi içinde itiraz edilmeyen faturada borç altına giren fatura muhatabının imzasının olmaması, bu faturanın muhatabı için senet vasfını kazanmasına engeldir.

Maddî hukuka göre hak sahibi olmayan ve fakat fatura gönderen tarafın, usûl hukukunun senede ilişkin kuralları kapsamında hak sahibi olması sonucunu doğabilir. Hata ile veya kötü niyetle bir fatura gönderen tacir, bu faturaya itiraz edilmemesi nedeniyle alacaklı duruma gelebilir. Fatura içeriğinin kabul edilmiş sayılmasından sonra aksini ispat, eğer yazılı delil, ticari defter veya yemin ile mümkündür denilecek olsa, kötü niyetli fatura düzenleyen karşısında fatura muhatabı çaresiz bırakılabilir. Zira kötü niyetle fatura düzenleyip gönderen taraf, bunu ticari defterlerine kaydedebilme imkânına da sahiptir. Ayrıca uyuşmazlık mahkeme önüne geldiğinde kendisine karşı yöneltilen yemin teklifini eda edebilir. Fatura gönderilen muhatap zaten mevcut olmayan ticari ilişkiyi ticari defterlerine kaydetmemiş olacağından kendi ticari defterlerine dayansa bile bir sonuca varamaz. Bu nedenle de ispat yükünü yerine getiremediği için davayı kaybedebilecektir.

Fatura, ispat hukuku açısından senet kabul edilmektedir. Fatura düzenleyen tacirin aleyhine delil olmaktadır. Faturanın karşı tarafa tebliğ edilmesinden sonra 8 gün içinde faturaya itiraz edilmezse kanuni karineye göre fatura yazılı delil niteliğine kavuşacaktır. Aynı zamanda kendisine fatura tebliğ edilen ve itiraz süresi içinde itirazda bulunmayan karşı tarafın aleyhine de delil niteliğine sahip olacaktır. Ayrıca kesin delil olduğu ifade edildiğinden yazılı ispat vasıtası olarak kabul görmüştür[25].

Fatura düzenlenmesi, satış sözleşmesinin varlığına karine teşkil etmektedir. Bu itibarla, faturanın hukuki bir ilişki sonucunda düzenlendiği iddia edilebilmektedir[26]. Fatura, akdi ilişkinin varlığı için yeterli değildir[27]. Diğer yazılı delillerin de faturayı teyit etmesi gerekir.

IV. FATURA KULLANMA ZORUNLULUĞU

TTK. m.18 gereği tacir olmanın yükümlülükleri arasında ticari defter tutma zorunluluğu düzenlenmiştir.   Bu yükümlülük, gerçek ve tüzel kişi tacirleri, tacir sayılanları, tacir gibi sorumlu olanları kapsamaktadır[28]. Bu ticari defter tutma zorunluluğu beraberinde fatura düzenlemeyi de getirmektedir. Ticaret hayatında güven ilkesi gereği tacirler ticari işlemlerinde fatura düzenlemek zorundadırlar. TTK. m.65/4 gereği bu faturaların elektronik ortamda tutulması da mümkündür[29].

           Tacirler, ticari defterlerinin en önemli dayanağı olan faturayı düzenlemelidirler. TTK. fatura düzenlemeyi sadece tacirler için düzenlerken, tacirlerin yaptığı işlemlerde fatura düzenleme zorunluluğunu alıcının istemesi koşuluna bağlamıştır. Fatura vermekten kaçınan tacir için herhangi bir yaptırım bulunmamaktadır. HMK. m. 22’ye baktığımızda ise ticari

Defterlerin usule uygun düzenlenmemesi hali için aleyhe delil teşkil etme hali öngörülmüştür[30].

           Vergi Usul Kanunu’na baktığımızda 232. maddede düzenleme yapılmıştır. Bu maddede fatura verme, fatura isteme, fatura alma mecburiyeti düzenlenmiştir. VUK. fatura verilmemesi veya alınmamasını cezai müeyyidelere bağlamıştır[31]. TTK.’da tacir dışındaki vergi mükelleflerine herhangi bir müdahale öngörmemiştir, tacir sıfatına haiz olmayan veya ticari işletmesi gereği olmadan mal satmış veya imal etmiş, iş görmüş, menfaat temin etmiş olan gerçek kişilerin düzenlediği faturalar için VUK. hükümlerinin geçerli olacağı belirtilmiştir[32].

           Fatura düzenleme TTK.’ya göre alıcının istemesi durumunda söz konusu olur. Ancak, herhangi bir süre öngörülmemiştir. VUK.’ta ise malın teslim edildiği, hizmetin yapıldığı tarihten itibaren 7 gün içinde düzenlenir. Bu süre içinde düzenleme olmazsa faturalar hiç düzenlenmemiş olacaktır[33].  Bu sürenin TTK.  için de geçerli olup olmayacağı tartışmalı olmakla beraber öğretideki görüşler uygulanmaması yönündedir. Zira, TTK. hükümleri uyarınca düzenlenen faturalar taraflar arasındaki akdi ilişkiyi ifa aşaması ile ilgilidir. Yine, fatura hiç düzenlenmemiş sayılırsa içeriğindeki mal ve hizmet alıcıya sunulacak olup delil niteliği taşıması nedeni ile değerlendirme sıkıntı oluşturacaktır[34].        

V. FATURANIN SAKLANMA ZORUNLULUĞU

Fatura, ticari faaliyet yürüten tacirlerin tacir olmanın yükümlülüklerindendir. TTK. m. 64/1-2 hükmüne göre, tacirler ticari işletmeleri ile ilgili olarak ticari defter tutmaları zorunludur.

Tacir, tuttuğu ticari defterinde işletmenin mali durumunu, borç ve alacak ilişkilerini, hesap dönemi sonucu elde edilen gelirleri ortaya koymalıdır. Faturanın düzenlenmesinin yanında saklanması da çok önem arz eder. Zira, fatura düzenlemeye sebep olan ilişki ile ilgili taraflar arasında uyuşmazlık bulunduğunda ya da ticari defterlerin denetlenmesi durumunda deftere dayalı tutulan faturaların kanuna uygun olarak saklanması gerekmektedir(TTK.m.64/2). Tacirler ticari işletmesi ile ilgili gönderilen belgelerin asıllarını veya fotokopi, kopya, bilgisayar kaydı, yazılı, görsel, elektronik ortamda saklanmak zorunludur.

Tacir faturalarla beraeber ticari işlemesi ile ilgili her türlü belgeyi fotokopisi, kaydı ile beraber saklamak zorundadır(TTK.m.82/5). TTK.m.82/5 fıkrasınca 84/1 fıkrasının a ve d uyarınca 10 yıl boyunca saklanır. Bu sürenin başlangıcı, kağıt ve belgelerin kayıt tarihinden itibaren işlemeye başlar[35].

            Gerçek kişi tacir ölmüşse mirasçıları, ticareti terk etmişse kendisi defter ve kağıtları saklamakla yükümlüdür. Mirasın resmi tasfiyesi halinde veya tüzel kişi sona ermişse defter ve kağıtlar sulh hukuk mahkemesi tarafından 10 yıl süre ile saklanır(TTK.m.82/8).

            Vergi mükellefleri idareye doğru bilgi verip vermedikleri, hesaplarını doğru tutup tutmadıklarını denetlemek için yasa koyucu vergi mükelleflerine tuttukları defter ve kayıtları saklamakla mükelleftir. Bu belgeler, yetkili makamların talebi üzerine ibraz edilir[36](VUK.m.256).

            Ticari defter tutma zorunluluğu bulunanlar tuttukları defterler ile VUK.’un üçüncü kısımda yazılı vesikaları ilgili bulundukları yılı takip eden takvim yılının başından başlayarak 5 yıl süre ile saklamak zorundadır[37]. Defter tutmakla yükümlü olmayanlar, VUK.m.254’e göre 232,234, 235 m.leri gereğince fatura, gider pusulası, müstahsil makbuzlarını düzenleme tarihini takip eden takvim yılından başlayarak 5 yıl süre ile saklamakla mükelleftir. Özel hesap dönemine tabi mükelleflerin defter ve belgeleri saklama süreleri, özel hesap döneminin sona erdiği takvim yılını izleyen yıldan itibaren 5 yıldır[38].

            Defter ve belgelerin incelenmesi ile saklanması aynı zamanaşımı süresine tabi tutulmuştur(VUK.m.114, 138). TTK. ve VUK.’taki saklama süreleri farklıdır. Vergi kanununda daha kısa zamanaşımı süresi esas alınmasının nedeni vergi mükelleflerine vergi denetimine esas faturaları uzun yıllar saklama mükellefiyeti yüklemenin ağır külfet oluşturacağıdır.

VI. FATURANIN KAYBOLMASI

Tacirin düzenlediği faturalar, TTK’nin 64/1.fıkrasına göre ticari defterlerin dayanak belgelerinden biri olduğundan dolayı tacir düzenlediği faturaları da saklamakla yükümlüdür.

Bir tacir saklamakla yükümlü olduğu defterler ve belgeleri; yangın, su baskını veya yer sarsıntısı gibi bir afet veya hırsızlık sebebiyle; saklamakla yükümlü olduğu süresi içinde zıyaa uğrarsa tacir zıyaı öğrendiği tarihten itibaren 15 gün içinde ticari işletmesinin bulunduğu yer yetkili mahkemesinden TTK’nin 82/7.fıkrası gereğince kendisine zayi belgesi verilmesini isteyebilir[39].

Tacir, defter ve belgeleri zıyaa uğradığında bunları ibraz edemeyeceğinden cezai yaptırımlarla karşılaşır[40]. Bu durumdan mahkemeden zayi belgesi alması gerekmektedir. Bu durumda zayi belgesi tacirin kendisi tarafından alınır[41]. Alınacak mahkeme tacirin ticari işletmesinin bulunduğu yer Asliye Ticaret Mahkemesidir. Zayi belgesi alınması için açılacak dava çekişmesiz yargı işi olup TTK.m.82/7 gereği hasımsızdır[42].

Kanunda öngörülen zayi sebepleri yangın, su baskını, yer sarsıntısı gibi afet veya hırsızlık olarak örnekleyici  olarak mücbir sebepler olarak sayılmıştır. TTK.’da ticari defter ve belgelerle ilgili mücbir sebeplere ilişkin düzenleme bulunmamaktadır. VUK.’da 13.m. de mücbir sebep başlığı altında düzenleme yapılmıştır.

Tacir olmanın yükümlülüklerinden biri basiretli tacir olma mükellefiyetidir. Ticari defter ve belgelerin zayi olmaması, basiretli bir tacir gibi hareket etme yükümlülüğü vardır.             Tacirin ticari defter ve belgelerin zayi olmasında kusurunun bulunmaması durumunda zayi belgesi alınır[43].  

Zayi belgesi verilmesine yönelik karar, 3. Kişiler bakımından da sonuç doğuran kararlardandır[44]. Mahkeme gerekli gördüğü delillerin toplanmasını da emredebilir.(TTK’nin 82/7.fıkrası) Defterlerin zıyaa iddiası, kesin delillerle olmasa dahi inandırıcı delillerle ispat edilmelidir[45].

            Mahkeme zayi belgesi verilmesi davasında tacirin saklamakla yükümlü olduğu belgelerden olup olmadığı, kanunda yazılı afetin meydana gelmesinde tacirin kusurunun bulunup bulunmadığı, tacirin iradesinin etkili olup olmadığı, tacirin belgeleri muhafazada gerekli dikkat ve özeni gösterip göstermediği, defterin tasdik edilip edilmediği, defterler hakkında savcılıkta soruşturma bulunup bulunmadığı, iddia edilen olayın meydana geldiği yer ile defterin bulunduğu yerin aynı yer olup olmadığı, olayın meydana gelip gelmediği araştırılmalıdır[46].

            VUK’nin 227.maddesinde kanunda aksine hüküm olmadıkça ticari ilişkiyi belgeleyen fatura alma zorunlu hale gelmiştir. VUK’nin 227.maddesi ile alınan fatura ve diğer belgelerle ilgili kayıtların ispatı için alınan belgelerin, asıllarına dayanılarak işletmede işlemler yapılması zorunlu hale getirilmiştir[47]. Tacirden alınan faturayı aslına göre ticari işletme sahibi defterlerine ya da belgelerine kaydedecektir.

            Vergi hukukuna göre faturanın tasdikli fotokopisine dayanarak işlem yapılması mümkündür. Asıl nüshalar tasdik edici belge olarak kullanılır ve ticari deftere kaydedilir. Faturaların kaybolması halinde ise alıcı  veya satıcı örneğine aslı gibidir şerhi düşüp tasdik ettikten sonra tevsik edici vesika olarak kullanılabilir[48]. Öğretide buradaki tasdikin noter tasdiki olduğu ifade edilmektedir[49].      

            Zayi belgesi kullanılan ve tacirin saklamakla yükümlü olduğu fatura ve defterlerin zayi halinde verilir. Kullanılmayan, boş faturaların ve belgelerin zayi olması halinde zayi belgesi verilmeyecektir[50]

            Defter ve belgelerin yanma sebebi ile zayi olması halinde yanmanın ispat yükümlülüğünü ortadan kaldırmaya dayanak sayılabilecek bir hukuki neden olmadığı Danıştay kararında vurgulanmıştır[51].

            Bu noktada tacirin gerekli dikkat ve özeni gösterip gçstermediği itina ile araştırılmalıdır.                                                                                                                               

VII. FATURANIN İSPAT KUVVETİ

           Tüm hukuk dallarında delil, davada uyuşmazlık konusu vakıaların ispatı için başvurulan bir vasıtadır[52]. Maddi vakıalar, hakkın doğumu veya son bulmasını belli vakıaların varlığına bağlı tutmuştur. Delilin konusu da maddi vakıalardır.Taraflarca ileri sürülen olayların ispatı söz konusu olacaktır[53]. Herkes tarafından bilinen vakıalar ile taraflarca ikrar edilmiş vakıalar çekişmeli vakıalar olarak ileri sürülemez. İkrar edilen vakıa olduğunda görülmekte olan davada bir taraf diğerinin ileri sürdüğü vakıanın doğruluğunu kabul etmiş sayılacaktır[54]. İspat kapsamında ikrar edilen vakıa çekişmeli olmaktan  çıkacaktır.

           İspat yükü, delillerle çekişmeli olan hususları ispat etmeye yarar. Yargılama yapan hakim önüne gelen dosyada önce ispat yükünün kimde olduğuna karar verir. TMK.m.6 gereği kanunda aksine hüküm bulunmadıkça taraflardan herbiri hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür. İspat yükü kendisinde olmayan taraf diğer tarafın iddialarının doğru olmadığını karşı delillerle ispat eder.

           Delilin hukuka aykırı yollarla elde edilmesi halinde yasak ağacın meyveleri olarak adlandırılır. HMK.m.189/2’ye göre vakıanın ispatında dikkate alınmayacaktır. Kanun açıkça belirli delillerle ispatı emrederse bu deliller de bulunmaz ise HMK.m.189/3 gereğince ispat edilmiş sayılmaz.

           Deliller hakkında kesin ve takdiri delil sınıflandırılması yapılmakta, senet, ilamlar, düzenleme şeklindeki noter senetleri, ticari defterler, yemin, kesin hüküm kesin delillerden sayılırken; tanık, bilirkişi, keşif, uzman görüşü takdiri delillerdendir. Kesin delillerde hakimin takdir hakkı yok iken takdiri delillerde hakim bağlı değildir.

           TTK. kapsamına göre faturanın kesin delil olup olmadığı değerlendirilmesinde düzenleyen tacir için senet niteliğinde olduğu ortadadır. Hakimin takdir hakkı olmadığı kesin delil olması sebebi ile delili değerlendirmeyeceği görüşü vardır[55].Kesin delil niteliğinde olmakla yazılı ispat vasıtası olarak kabul görmüştür[56]

           Faturaya ilişkin karine faturanın sadece davanın tarafları arasında geçerli olmasıdır. 3. şahıslar için faturanın delil kuvvetinin bulunmadığı öğretide vurgulanmıştır[57].

           Fatura, taraflar arasındaki akdi ilişkiyi düzenlemekle beraber tek başına faturaya konu malların teslim edildiğini göstermez. Yargıtay, içtihatları ile de bu hususta tarafların ticari defterlerin de incelenmesi gerektiğini ifade etmiştir. İçtihada konu olayda, davalı taraf akdi ilişkiyi ve malın teslimini kabul etmememiş, faturanın  tek başına akdi ilişkiyi ve malın teslimini ispat için yeterli olmadığını, akdi ilişki ve teslimatın HUMK’nun 293. md. göre tanıkla ispatının mümkün olmadığını, fatura içeriğindeki adreste davalının ticari bir faaliyet yürütüp yürütmediği, dolayısıyla taraflar arasındaki ilişkinin Ticaret Kanunu Hükümlerine göre (TTK. 82.md) ticari defterler ve fatura ile ispat edilebilecek mahiyette olup olmadığı araştırılmadan, ticari defterler ve tanık beyanları ile sonuca gidilmesinin doğru olmadığı ifade edilmiştir[58].

           TTK’nin 21/2. gereği faturayı düzenleyen lehine, fatura düzenlenenin aleyhine  karine getirilmiştir. Bu hükme göre, faturayı alan kişi, aldığı tarihten itibaren 8 gün içerisinde faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa fatura içeriğini kabul etmiş sayılır[59].  Amaç, adına fatura düzenleneni koruma olup inceleme fırsatı sunulmalıdır. İtiraz süresi geçtikten sonra fatura düzenlenen ancak başka delillerle ispat yoluna gidebilir. Böylelikle bu karine faturayı düzenleyen tacirin lehine olurken; adına fatura düzenlenen aleyhine delil teşkil edecektir. Adına fatura düzenlenen kişi 8 gün içinde faturaya itiraz edilmişse ispat külfeti yer değişecek, faturayı düzenleyen önce aralarındaki akdi ilişkiyi ispat edecektir. Akdi ilişki tacir tarafından başka delillerle ispat edilecektir. TMK.m. 6 gereği fatura içeriğinin doğru olduğunu faturayı düzenleyen tacir ispat etmelidir.

           Fatura, sözleşmenin ifasını ispat etmesi yanında usul hukuku anlamında ispat yükü bakımından da önemlidir. Yargıtay HGK’nin 24.01.2018 tarihli 2018/19-4 Esas 2018/80 Karar sayılı ilamında da 6762 sayılı TTK’nin 23/2.fıkrasında, bir faturayı tebliğ alan kimsenin, faturayı tebliğ aldığı tarihten itibaren 8 gün içinde içeriği hakkında bir itirazda bulunmamış olması halinde, faturanın içeriğini kabul etmiş sayılacağına dair bir adi kanuni karine öngörüldüğünü, faturayı tebliğ alan fakat yasal süresi içinde itirazda bulunmayan alıcı, faturada gösterilen mal veya hizmeti teslim aldığını ve faturada yazılı tutardan sorumlu olduğunu kabul etmiş sayılacağı ifade edilmiştir.Burada faturaya itiraz edilmesi ispat yükünün ters çevrilmesine sebebiyet verecektir.  İtiraz süresine rağmen itiraz edilmeyen fatura içeriği kesinleşmiş sayılacağından içeriğin aksi karşı tarafça ispat edilmelidir.

Alacaklı taraf faturaların karşı tarafa tebliğ edildiğini ispat edemez veya kanıtlamış olmakla beraber borçlu taraf süresi içinde faturaya dayalı hizmet almadığını iddia ile faturayı iade ettiğini ispat ederse alacaklı tarafın ispat yükü bu durumda hizmet aldığı noktasında olacaktır.

Yargıtay kararlarına göre borçlu ticari defterlerine kayıt yapmış ancak faturaya süresinden sonra itiraz etmiş ya da faturalar iade edilmişse alacaklı HMK.m.222 gereği ispatlamış sayılacaktır[60].

Ticari defterlerin delil olması ile faturanın delil olması birbirinden farklı durumlardır. TTK.m.21/2’ye göre faturaya itiraz etmemesi durumunda içerik kesinleşecek, akdi ilişki ise yazılı delillerle ispat edilecektir. Sözleşme ilişkisi ispatlanırsa itiraz edilmeyen fatura miktar itibari ile kesinleşecektir. Bu durumda ana kriter faturanın ticari deftere kayıt edilmiş olup olmamasıdır. Şayet fatura ticari deftere kayıt edilmiş ise TTK.m.21/2 değil ticari defterin delil olması ile ilgili HMK.m.222 hükmüne bakılmalıdır[61].

Fatura, akdi bir ilişkiyi ispat için düzenlenmesi nedeni ile taraflar arasında borç doğurucu hukuki ilişki nedeni ile düzenlenir. Fatura, malın ödenip ödenmediğini, teslim edilip edilmediği gibi hususlarda delil teşkil eder. TTK.m.21/2’deki karine faturanın içeriği ile ilgilidir. Şayet fatura dayanak sözleşmeyi değiştiriyor veya tarafların durumunu ağırlaştıran kayıtlar içeriyorsa itiraz edilmezse dahi bu kayıtlardan sorumluluk olmayacaktır.

VIII. FATURANIN İCRA İFLAS HUKUKUNDAKİ YERİ VE İSPAT GÜCÜ

            İlamsız icra takibinde borçlu süresinde takibe itiraz etmez veya borçlunun yaptığı itiraz alacaklı tarafından itirazın kaldırılması veya itirazın iptali davası açılması sonucunda itirazın kaldırılması talebinin kabulü veya itirazın iptali davasının kabulü sonrası takip kesinleşir.

            Alacaklı itirazın kaldırılması İİK. m.68 ve 68/a maddelerindeki belgelerle alacağını ispatlar. Takibe dayanak olan fatura, içtihatlara göre İİK.m.68 ve 68/a m.lerinde sayılan dayanak belgelerden biri olarak kabul edilmemiştir[62].

            Alacaklı ticari defterlerine borçluya satılan mallara ilişkin faturaları kaydetmişse bile bu tek başına alacağın varlığının kanıtı değildir[63]. Yine, faturaya dayalı malların da borçluya teslim edildiğini gösterme hususunda karine değildir[64]. Faturalardaki malların teslim edilmediği yönünde borçlunun itirazı bulunması halinde alacaklı ticari defterine malların teslim edildiğini kayıt etmişse alacaklı ispatlamış sayılacak, ispat yükünden kurtulacaktır[65].

            Borçlunun malların teslim edilmediği yönündeki iddia, alacaklı tarafından teslime yönelik sunulan irsaliye, teslim belgesi veya makbuz gibi yazılı kanıtlarla ispat edilmesi gerekmektedir[66]. Bu durumda borçlu irsaliyede imzası olmadığını, varsa bile kendisine ait olmadığını iddia edebilir. Alacaklı taraf bu durumda imza bulunduğunu, söz konusu imzanın da borçluya ait olduğunu ispat etme yükümlülüğü altında olacaktır[67].

            İtirazın iptali davasında haksız itiraz olması halinde icra inkar tazminatına karar verilecek, bu tazminata hükmetmek için alacağın likit olması şartı aranmaktadır. Faturaya dayalı alacak likit bir alacaktır[68].

            Takibin kesinleşmesinden sonra haciz aşamasında 3. kişi istihkak iddiasında bulunulursa, açılan istihkak davasında faturaya dayanılıyor ise faturanın gerçek olup olmadığı, haczedilen mallara ait olup olmadığı mahkeme tarafından takdir edilir. Mahkeme, faturaların düzenleme tarihine dikkat etmelidir. Borcun doğumundan önce veya sonra olup olmadığı, haczedilen malların özelliklerini taşıyıp taşımadığı araştırılmalıdır[69].

IX. FATURAYA İLİŞKİN KARİNELER

            Belirli bir olaydan belli olmayan diğer bir olay için çıkarılan sonuç karine olarak ifade edilir[70]. İspat hukukunda karine, delillerle ispat edilen bir vakıanın ispat edilmeyen sonucu olarak öğretide tanımlanmıştır[71]. Taraflar arasındaki çekişmeli vakıaların ispat edilmesi için kullanılan karineler olay karineleri ve hak karineleridir.

Olay karineleri, belli bir hukuksal sonucun doğumu için gerekli olan olayın unsurunu, olayla ilgisi olmayan bir olaydan çıkararak var sayan yasa hükümlerine denmektedir. Örneğin ölüm karinesinde bir uçak denize düşmüş olsa uçaktakilerin cesedine ulaşılamamış ise artık uçakta olanların da ölmüş olduğu kabul edilir[72].

Hak karineleri, bir hakkın veya hukuksal ilişkinin var olduğuna veya olmadığına ilişkin karinelerdir. Örneğin, taşınırlarda zilyetliğin mülkiyete karine sayılması bir hak karinesidir[73].

TTK.’ya göre faturayı tebliğ alan kişi 8 gün içinde fatura içeriğine itiraz etmemişse içeriği kabul etmiş sayılacaktır(TTK.m.21/2). Bu durum, fatura karinesi olarak ifade edilir. Aksi ispat edilebilen bir adi karinedir. Bu karine sadece akdi ilişkinin tarafları için söz konusu olur. Faturadaki kayıtlar, düzenleyen aleyhine yazılı delil olurken karine teşkil etmemektedir. Yazılı delillerin aksi yazılı delillerle her zaman ispat edilebilir.

Buradaki karine olay karinesidir. Fatura içeriğini kabul etmiş sayılacağından fiili durumun mevcudiyetinin kabulü sağlanmış olacaktır. Hakkın veya hukuki ilişkinin kabulü söz konusu değildir[74].

TTK.m.21/2’ye göre karinenin hüküm ifade etmesi için faturayı düzenleyenin tacir olması ve bu tacir ile fatura tanzim edilen arasında mal satımı, üretilmesi, iş görülmesi, menfaat sağlaması bakımından iş ilişkisinin bulunması gerekmektedir. Hem bu ilişkinin gerçek bir akdi ilişki olması gerekmektedir[75]. Yine bu düzenlenen faturanın da şekil şartlarına uygun olarak düzenlenmesi gerekmektedir. Yine önemli şartlardan biri de 8 gün içinde faturaya itiraz edilmemesidir.

Fatura taraflar arasında bir akit olmayıp, aradaki akdin ifasını gösteren bir belgedir[76]. Faturayı düzenleyen tacir ile karşı taraf arasında geçerli bir borç ilişkisi yoksa fatura hukuki sonuç doğurmayacaktır[77]. Bu durumda TBK. anlamında geçerli sözleşme ilişkisi kurulması şartlarının bulunması gereklidir. Sözleşmenin kurulmasındaki geçerlilik koşulları tarafların sözleşme yapma ehliyetinin bulunması, sözleşmenin emredici hukuk kurallarına,kamu düzenine, genel ahlaka, kişilik haklarına aykırı olmaması, konusunun imkansız olmaması, irade beyanlarının hata, hile, ikrah ile sakatlanmaması, sözleşmenin muvazaalı olmaması gerekmektedir. Geçerli sözleşme olmadıkça, faturaya da sonradan itiraz edilmezse sözleşme geçerli hale gelmez. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulu kararında da taraflar arasında geçerli sözleşme ilişkisi bulunmayan durumlarda faturaya süresinde itiraz edilmemesi halinde sadece fatura içeriğinde sayılan hususların kesinleşeceği, sözleşmenin geçerli hale gelmeyeceği, itirazda bulunmayan taraf için bağlayıcı olmayacağı hükme bağlanmıştır[78]. Bu durumda ispat külfeti geçerli sözleşme ilişkisi olduğunu iddia eden faturayı düzenleyen tacirin üzerindedir[79].

Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna yansıyan bir kararda; faturayı tebliğ alan kişinin süresinde itiraz etmemesi halinde fatura içeriğini kabul etmiş sayılacağı, faturanın taraflar arasındaki sözleşme şartlarını değiştirmemesi gerektiği ifade edilmiştir[80]. Fatura taraflar arasındaki yazılı sözleşme şartlarını değiştirmemesi gerekmektedir. Sözleşme şartlarına uygun fatura düzenlenmelidir.

Sözleşmenin ifa aşaması ile ilgili olan fatura sözleşmenin kuruluş aşaması ile ilgili olmayıp sözleşme ilişkisini ispatlayamayacaktır. Yargıtay bu aşamada ticari deftere kaydedilen faturayı akdi ilişkinin ispatı saymıştır. Şayet, ticari deftere kayıt yoksa alacak iddiası başka delillerle ispat edilmelidir[81].

Şayet faturaya dayalı sözleşme ilişkisine itiraz edilirse tacir tarafından sözleşme ilişkisinin diğer delillerle ispat edilmesi gereklidir. Borç ilişkisinin ispatı HMK.m.187-293 gereği genel hükümlere göre yapılır. Taraflar arasındaki sözleşme yazılı ise yazılı delille ispat edilir(HMK.m.200)[82].

Taraflar arasındaki sözleşme yazılı delil sözlü ise sözleşme ilişkisi her zaman her türlü delille ispat edilebilir[83].

TTK.m.21’de fatura ve teyit mektubu başlığı altında fatura düzenlenmiştir. TTK.m.21/2’deki karinenin sonuç doğurması için taraflar arasında geçerli bir sözleşme ilişkisinin sonucunda kanunun taşıdığı şekil şartlarını taşıyan bir faturanın düzenlenmiş olması gereklidir. Şartlara uygun düzenlenmeyen belge fatura olarak değerlendirilmeyecektir[84].

Taraflar arasında akdi bir hukuki ilişki yoksa düzenlenen ve karşı tarafa tebliğ edilen fatura TBK. anlamında icap niteliğinde kabul edilecektir. TTK.m.21’e göre 8 gün içine itiraz edilmese de düzenlenen belge TTK. anlamında fatura değildir. Bu anlamda TTK.m.21/2’deki kanuni karineden faydalanamaz[85]. Proforma fatura bu hususa örnek olup, hukuki anlamda fatura değildir. Sözleşme ilişkisi kurulmadan düzenlenen faturalar olmakla kanuni karineden faydalanamayacaklardır[86].

X.İHTİYATİ HACZİN ŞARTLARI VE FATURAYA DAYALI İHTİYATİ HACİZ KARARI VERİLMESİ

            İİK.m.257 gereği ihtiyati haciz talebinde bulunulması için para alacağının bulunması, alacağın rehinle güvence altına alınmamış olması ve ihtiyati haczin kanuni sebepleri bulunması gerekecektir. Kural olarak; vadesi gelmiş alacaklar için ihtiyati haciz talebinde bulunulabilir. Vadesi gelmemiş alacaklar için İİK m.257/2’ye göre istisna olarak ihtiyati haciz kabul edilmiştir.

            Alacaklının ihtiyati haciz kararı verebilmesi için alacağın varlığına kanaat getirmesi gerekmektedir. Burada alacağın varlığına kanaat getirmesinden anlaşılması gereken usul hukuku anlamında kesin bir ispat değildir. Alacaklının, alacağın varlığını ve muaccel olduğunu tam ve kesin şekilde ispat etmesi aranmamakta, mahkeme kanaatini oluşturacak belgeler ibraz edildiği takdirde ihtiyati haczin kabulüne karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir[87].

            Bu noktada alacaklının fatura, sevk irsaliyesi, teyit formlarına dayanarak ihtiyati haciz talebinde bulunması durumunda da alacağın varlığı ve muaccel olmasının mahkemede kanaat oluşturacak kadar ispatı yeterli olup tam ve kesin ispat aranmamıştır. Buradaki ispat yaklaşık ispattır[88]. Yaklaşık ispat; hakimin çoğunlukla acele karar vermesi gereken durumlar ya da delil elde etmenin oldukça zor olduğu, bu sebeple de tam ispatın beklenemeyeceği durumlarda aranan ispat ölçüsüdür. Burada hakimin tamamen ikna edilmesine gerek olmayıp vakıanın gerçekleştiği yönünde iyi-kötü bir kanaat oluşturması gerekmektedir. Yaklaşık ispat ancak kanunun açıkça öngördüğü hususlarda geçerlidir(HMKm.390).

            İhtiyati hacizlerde yaklaşık ispatın yeterli olduğu, alacaklı ilişkisinin varlığını ve alacağım muaccel olduğunu tam ve kesin olarak ispat etmesi gerekmediği Yargıtay 19.HD. kararına da yansımıştır[89]. İhtiyati haciz hızlı neticelenmesi gerekli taleplerdendir. Yargıtay’ın bu noktada değerlendirmesi isabetlidir.

            Faturanın alacağın ispatı noktasında yaklaşık ispat kurallarına göre geçerli kabul edilmekle faturaya itiraz edilip edilmediği önem arz etmez. Faturaya itiraz edilmezse fatura içeriği kabul edilmiş sayılacak, itiraz edilmişse ise alacağın tamamen ispatından uzak sayılmaz. Alacağın varlığına kanaat getirmekle ihtiyati haciz talep edilmesinde bir sakınca yoktur[90]. İtiraz edenin ihtiyati haczi öğrenmesinden itibaren itiraz hakkı olmalıdır. Bu noktada ihtiyati haczin kaldırılmasında teminar istenmesinde bir beis yoktur.

            Fatura yaklaşık ispat kurallarına göre delil olmakla malların teslim edildiğini başka delillerle ispat etmesi gereklidir[91].


[1] Ünal, Oğuz Kürşat; Fatura ve İspat Kuvveti, Bilge Yay., 4. Baskı, Ankara 2006, s. 3.

[2] Yılmaz, Ejder; Hukuk Sözlüğü, Ankara 1996, s.258.

[3] Kumkale, Rüknettin; Türk Ticaret Kanunu ve Vergi Usul Kanunu Çerçevesinde Hukuki ve Mali Yönleriyle Fatura, s. 17.

[4] Yargıtay İBHGK’nin 27.06.2003 tarihli 2001/1 Esas 2003/1 Karar sayılı kararı.

[5]Karayalçın, Yaşar; Muhasebe Hukuku, Sevinç Matbaası, Ankara 1988, s. 66.

[6]İmregün, Oğuz;  Kara Ticareti Hukuku Dersleri, Evrim Yay., 8.Baskı, İstanbul 1987, s. 36.

[7] Karayalçın, Yaşar; Ticaret Hukuku Dersleri, C.1, Ticari İşletme, 3. Baskı, Ankara 1968, s. 223; Arkan, Sabih; Ticari İşletme Hukuku, Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü, 8. Baskı, Ankara 2005, s. 143

[8]Poroy, Reha/Yasaman, Hamdi; Ticari İşletme Hukuku, Vedat Kitapçılık, 11. Baskı, İstanbul 2006, s.132.

[9] Ünal, Türk Hukukunda Fatura Kavramı ve Hukuki Mahiyeti, GÜHFD., C. 1, S. 2, 1997, s. 41.

[10] Ünal, s.71.

[11] Ünal, s.71.

[12] Duru, Meltem; Yargıtay Kararları Işığında Fatura, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Kırıkkale 2020, s. 16.

[13] Duru, s.15-16.

[14] Ünal, s 64.

[15] Ünal, s.64; Atalı, Murat / Ermenek, İbrahim, Medeni Usul Hukuku, Ankara, Seçkin Yayınları, Mart 2019, s.246.

[16] Duru, s.79.

[17] Domaniç, Hayri ; “Fatura ve İspat Kuvveti”, BATİDER, Ankara 1996, C. 3, S. 4, s. 663; Peksöz, Vildan;   Hukuk Muhakemeleri Kapsamında Karineler Ve Faturanın Hukukî Niteliği, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2014, s. 17.

[18] Domaniç, s.663.

[19] Ünal, s.171; Kayar, s.135; Özdamar, s.225.

[20]Ünal,s.170.

[21]15. HD, 30.05.2016, E. 2016/944, K. 2016/3009 (www.lexpera.com); HGK, 12.10.2011, E. 2011/15-472, K. 2011/608 (www.lexpera.com).

[22] Kayar, s.135; Ünal, s.170.

[23]Pekcanıtez Hakan;  Medenî Usûl Hukuku, 15. Bası, On İki Levha Yayıncılık, İstanbul 2017 (PekcanıtezUsûl).

[24]Pekcanıtez, Usul, s.1774.

[25] Arıkan, s.128.

[26] Özer, Yılmaz; Doğan, A. Abdullah; Arıca, M. Nadir, Vergi Hukukunda Belgeler, 1. Baskı, Şafak Matbaacılık, Ankara 1996, s. 33.

[27] Yargıtay 11. H.D. T. 23.05.1997, E. 1997/2917, K. 1997/3724(sinerji.mevzuat.com).

[28] Kaya, Mustafa İsmail, Kaya, Burçak; Ticaret Hukuku-I (Ticari İşletme ve Ortaklıklar Hukuku) Temel Hukuk Dizisi, Seçkin Yayınları, Güncellenmiş 2.Baskı, Ankara, Eylül 2019,s.175-176.

[29] Duru, s.82.

[30] Ünal, s.120-121.

[31] Ünal, s.208.

[32]Somoncu, Ahmet; Türk Vergi Sisteminde Belge Düzeni: Uygulama-SorunlarYargı Kararları, Ankara, Seçkin Yayınları, Ekim 2014, s.43.

[33] Duru, s.85.

[34] Ünal, s.123.

[35] Kürk, Memiş;  “Mükelleflerin Yasal Defter ve Belgelerini Saklama Süresi ve İstisnaları”, Mali Çözüm Dergisi, Sayı:98, 2010, s.176.

[36] Kumkale, Rüknettin;  “Faturanın İbraz Zorunluluğu”, Terazi Hukuk Dergisi, Sayı:31, Mart 2009, s.315 vd.

[37] Ünal, s.117-118.

[38] Duru, s.92.

[39] Yargıtay 11.HD.’nin 02.07.2012 tarihli 2012/147 Esas 2012/11633 Karar sayılı kararı. (sinerji.mevzuat.com).

[40] Kumkale, “Faturanın İbraz Zorunluluğu”, s.317 vd.

[41] İsmail Kayar, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na göre Ticaret Hukuku, Seçkin Yayınları, Güncellenmiş 5.Baskı, Ankara, Eylül 2018, s.238.

[42] Duru, s.135.

[43] Yargıtay 11.HD.’nin 26.06.2012 tarihli 2011/10216 Esas 2012/10972 Karar sayılı kararı. (sinerji.mevzuat.com).

[44] Yargıtay HGK’nin 16.03.2016 tarihli 2014/827 Esas 2016/311 Karar sayılı kararı (Yenipınar, Ticari Defterler, s.64.).

[45] Kayar, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na göre Ticaret Hukuku, s.23.

[46] Yargıtay HGK’nin 16.03.2016 tarihli 2014/827 Esas 2016/311 Karar sayılı kararı(Yenipınar, Ticari Defterler, s.64.)

[47] Kumkale, Türk Ticaret Kanunu ve Vergi Usul Kanunu Çerçevesinde Hukuki ve Mali Yönleriyle Fatura, s. 536.

[48]Ürel, Güncel Vergi Usul Kanunu Uygulaması, s.435.

[49] Kumkale, Türk Ticaret Kanunu ve Vergi Usul Kanunu Çerçevesinde Hukuki ve Mali Yönleriyle Fatura, s. 536-537.

[50] Yargıtay 11.HD.’nin14.05.2007 tarihli 2006/4845 Esas 2007/7396 Karar sayılı kararı. (sinerji.mevzuat.com)

[51] Kumkale, Türk Ticaret Kanunu ve Vergi Usul Kanunu Çerçevesinde Hukuki ve Mali Yönleriyle Fatura, s. 533 vd.

[52] Kuru, Baki/Aslan, Ramazan/ Yılmaz, Ejder;  Medeni Usul Hukuku, 4. Bası, Yetkin Yay. , Ankara, 1992, s. 332; Önen, Ergun; Medeni Yargılama Hukuku, Ankara, 1979, s. 207.

[53] Ercan, İsmail;  Uygulamacılar için Medeni Usul Hukuku El Kitabı, Tümüyle yenilenmiş ve genişletilmiş 4.Baskı, Seçkin Yayınları, Ankara, Nisan 2019, s. 545.

[54] Ercan, Uygulamacılar için Medeni Usul Hukuku El Kitabı, s. 546.

[55] Ünal, s.127.

[56] Arkan, Sabih; Ticari İşletme Hukuku, Ankara, 1999, s.142 vd., Ünal, Fatura ve Teyit Mektubu, s.129; Uysal, Büşra; “6762 Sayılı TTK ve 6102 Sayılı YTTK Bakımından Faturaya İtiraz ve İtirazın Hüküm ve Sonuçları”, Terazi Hukuk Dergisi, Yıl:6, Sayı: 61, Eylül 2011, s.20.

[57]  Kara, Ertuna; “Faturaya İtiraz ve Faturada Yer Alan Vade Farkı Kaydının Fatura İçeriğinden Sayılıp Sayılmayacağı Sorunu”, İstanbul Barosu Dergisi, Cilt:92, Sayı:2, Yıl:2005, s.88.

[58] Yargıtay 3.HD.’nin 14.05.2009 tarihli 2009/5568 Esas 2009/8544 Karar sayılı kararı (sinerji.mevzuat.com).

[59] Yargıtay İBHGK’nin 27.06.2003 tarihli 2001/1 Esas 2003/1 Karar sayılı kararı(sinerji.mevzuat.com).

[60] Yargıtay İBHGK’nin 27.06.2013 tarihli 2001/1 Esas 2003/1 Karar sayılı kararı, Yargıtay 23.HD.’nin 08.02.2016 tarihli 2015/5485 Esas 2016/550 Karar sayılı kararı. (sinerji.mevzuat.com).

[61] Yargıtay 15.HD.’nin 09.02.2016 tarihli 2015/5487 Esas 2016/826 Karar sayılı kararı(sinerji.mevzuat.com).

[62] Yargıtay 12.HD.’nin 30.10.2012 tarihli 2012/13722 Esas 2012/30468 Karar sayılı kararı (sinerji.mevzuat.com).

[63] Yargıtay 19.HD.’nin 13.02.2014 tarihli 2013/17743 Esas 2014/2885 Karar sayılı kararı. (Ercan, Uygulamacılar için İcra İflas Hukuku El Kitabı, s.242. )

[64] Yargıtay 19.HD.’nin 20.01.2015 tarihli 2014/14716 Esas 2015/553 Karar sayılı kararı.(Ercan, Uygulamacılar için İcra İflas Hukuku El Kitabı, s.242).

[65] Yargıtay 19.HD.’nin 11.06.2007 tarihli 2007/5170 Esas 2007/6061 Karar sayılı kararı. (Coşkun, Mahmut; İtirazın İptali, Menfi Tespit ve İstirdat, Tasarrufun İptali Davaları, Ankara 2019, s.223 vd.)

[66] Yargıtay 19.HD.’nin 10.04.2014 tarihli 2014/4010 Esas 2014/708 Karar sayılı kararı, Yargıtay 19.HD.’nin 13.02.2014 tarihli 2013/17743 Esas 2014/2885 Karar sayılı kararı (Ercan, Uygulamacılar için İcra İflas Hukuku El Kitabı, s.242.).

[67] Yargıtay 19.HD.’nin 16.01.2013 tarihli 2012/16601 Esas 2013/674 Karar sayılı kararı (sinerji. mevzuat.com).

[68] Yargıtay 11.HD.’nin 02.10.1997 tarihli 1997/6051 Esas 1997/6535 Karar sayılı kararı(Ercan, Uygulamacılar için İcra İflas Hukuku El Kitabı, s.247.);  Yargıtay 19.HD.’nin 16.01.2017 tarihli 2016/11472 Esas 2017/185 Karar sayılı kararı (Coşkun, s.420.).

[69] Yargıtay 8.HD.’nin 03.06.2013 tarihli 2013/2900 Esas 2013/8345 Karar sayılı kararı (Ercan, Uygulamacılar için İcra İflas Hukuku El Kitabı, s.413.).

[70] Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, s.1380;  Kuru/Arslan/Yılmaz; Medeni Usul Hukuku, s. 374.

[71]Pekcanıtez, Atalay, Özekes; Hukuk Muhakemelerine Göre Medeni Usul Hukuku, s. 374.

[72]Ercan, Uygulayıcılar için Medeni Usul Hukuku El Kitabı, s.553.

[73] Ercan, Uygulayıcılar için Medeni Usul Hukuku El Kitabı, s.554.

[74] Ünal, s.129; Vildan Peksöz, Hukuk Muhakemesi Kapsamında Karineler ve Faturanın Hukuki Niteliği, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Yıl:2014, s. 179.

[75] Duru, s.110.

[76] Duru, s.110.

[77] Ünal, s.133.

[78] Yargıtay İBHGK’nin 27.06.2003 tarihli 2001/1 Esas 2003/1 Karar sayılı kararı(sinerji.mevzuat.com).

[79]Duru, s.111.

[80] Yargıtay HGK’nin 27.02.2008 tarihli 2008/3-175 Esas, 2008/202 Karar sayılı kararı(sinerji.mevzuat.com).

[81] Yargıtay 19.HD.’nin 13.04.2011 tarihli 2010/9676 Esas 2011/4892 Karar sayılı kararı;  Yargıtay 11.HD.’nin 03.03.2011 tarihli 2009/3459 Esas 2011/2185 Karar sayılı kararı (sinerji.mevzuat.com).

[82] Ünal, s.136.

[83] Duru, s.114.

[84] Ünal, s.142.

[85]Yenipınar,  Filiz Berberoğlu ; Ticari Defterler, 1.Baskı, Seçkin Yayınları, Ankara, Temmuz 2019, s.49.

[86] Duru, s.117.

[87] Yargıtay 11.HD.’nin 07.03.2016 tarihli 2016/2214 Esas 2016/2481 Karar sayılı kararı. (UYAP)), Yargıtay 11.HD.’nin 07.03.2016 tarihli 2016/2214 Esas 2016/2481 Karar sayılı kararı (Ercan, Uygulamacılar için İcra İflas Hukuku El Kitabı, s.821.).

[88] Yargıtay 11.HD.’nin 04.10.2016 tarihli 2016/8631 Esas 2016/7767 Karar sayılı kararı. (Canan Ruhi, Ahmet Cemal Ruhi, Uygulamada İhtiyati Haciz, Seçkin Yayınları, Ankara, Eylül 2018, s.418-419.), Yargıtay 11.HD.’nin 23.03.2016 tarihli 2016/2924 Esas 2016/3200 Karar sayılı kararı (Ruhi, Ruhi, Uygulamada İhtiyati Haciz, s.468-469.

[89] Yargıtay 19.HD.’nin 18.04.2017 tarihli 2016/9486 Esas 2017/3106 Karar sayılı kararı (Ruhi, Ruhi, Uygulamada İhtiyati Haciz, s.316,317.), Yargıtay 19.HD.’nin 08.11.2016 tarihli 2016/8057 Esas 2016/14417 Karar sayılı kararı (Ruhi, Ruhi, Uygulamada İhtiyati Haciz, s.384.).

[90] Duru, s.106.

[91]Yargıtay 19.HD.’nin 08.11.2016 tarihli 2016/7548 Esas 2016/14409 Karar sayılı kararı(Ercan, Uygulamacılar için İcra İflas Hukuku El Kitabı, Seçkin Yayınları, Yenilenmiş ve genişletilmiş 5.Baskı, Ankara, Ekim 2019, s.827.)(Ruhi, Ruhi, Uygulamada İhtiyati Haciz, s.385-386.