Geçit Hakkı Davasında Vekalet Ücreti

Geçit hakkı kurulmasına ilişkin davalarda davanın niteliği gereği yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılması gerekmektedir. Vekalet ücreti de yargılama giderlerinden olup davanın niteliği gereği dava kabul edilse dahi vekil ile temsil edilen davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesi gerekir.

GENEL GÜVENLİĞİN KASTEN TEHLİKEYE SOKULMASI VE TAKSİRLE TEHLİKEYE SOKULMASI SUÇLARI

TCK’nın 170. Maddesinin 1. fıkrasında düzenlenen genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçu, maddede sınırlı sayıda belirtilen seçimlik hareketlerden birinin fail tarafından kasten gerçekleştirilmesi neticesinde meydana gelmektedir. Ancak bu seçimlik hareketlerin yapılmış olması başlı başına suçun oluşması için yeterli olmayıp ayrıca kişilerin hayatı, sağlığı veya malvarlığı bakımından tehlike meydana gelmesi, ya da bu seçimlik hareketlerden birinin kişilerde korku, kaygı veya panik yaratabilecek tarzda gerçekleştirilmiş olması gerekmektedir.
Yangın çıkarmak, bina çökmesine, toprak kaymasına, çığ düşmesine veya taşkına neden olma, silahla ateş etme veya patlayıcı madde kullanma şeklinde sıralanan seçimlik hareketler sınırlı sayıda olup genel güvenliğin başka şekilde tehlikeye sokulması genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçunu oluşturmamaktadır.
TCK’nın 170. Maddesinin 1. fıkrasında tanımlanan suç bir somut tehlike suçudur. Bunun sonucu olarak tehlikeye neden olabilecek hareketin yapılmış olması yeterli değildir. Tehlikenin de meydana gelmiş olması gerekmektedir. Neticesiz suç olamayacağından meydana gelen bu tehlike netice olup objektif cezalandırılabilme şartı değildir.
TCK’nın 170. Maddesinin 2. fıkrasında ise bir soyut tehlike suçuna yer verilmiştir. Buna göre yangın, bina çökmesi, toprak kayması, çığ düşmesi, sel veya taşkın tehlikesine neden olunması suç olarak tanımlanmıştır. Suçun soyut tehlike suçu olmasının sonucu olarak hareketin gerçekleşmesi yeterli sayılmış, ayrıca tehlikeli neticenin meydana gelmiş olması aranmamıştır. Aslında burada bir varsayımdan hareket edilmekte hareketin yapılmasıyla tehlikenin meydana geldiği varsayılmaktadır. Ancak hareketin yapılması başlı başına yeterli olmayıp gerçekleştirilen seçimlik hareketin (yangın, bina çökmesi, toprak kayması, çığ düşmesi, sel veya taşkın) tehlikeli olmaya elverişli olması gerekir.
TCK’nın 171. maddesinde bir diğer somut tehlike suçu olan genel güvenliğin taksirle tehlikeye sokulması suçu tanımlanmıştır. Buna göre taksirle yangına, bina çökmesine, toprak kaymasına, çığ düşmesine, sel veya taşkına neden olmak suç olarak tanımlanmış, maddenin son cümlesinde “fiilin başkalarının hayatı, sağlığı veya malvarlığı bakımından tehlikeli olması hâlinde” yaptırıma tabi tutulacağı belirtilerek suçun bir tehlike suçu olduğu vurgulanmıştır.
TCK’nın 171. Maddesinde tanımlanan suçun maddi unsurları TCK’nın 170/1-c maddesi dışında aynı olsa da her iki suçu birbirinden ayıran temel ölçüt suçun manevi unsurudur. İlkinde suç kasıtlı olarak ikincisinde ise taksirle işlemektedir. TCK’nın 22/2 maddesinde taksir, “dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla, bir davranışın suçun kanunî tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesidir” şeklinde tanımlanmış, maddenin 3. fıkrasında da bilinçli taksire yer verilmiştir. Buna göre “kişinin öngördüğü neticeyi istememesine karşın, neticenin meydana gelmesi hâlinde bilinçli taksir vardır.” Hareket ister taksirle isterse bilinçli taksirle meydana gelsin “fiilin başkalarının hayatı, sağlığı veya malvarlığı bakımından tehlikeli olması hâlinde” TCK’nın 171. maddesindeki suç oluşacaktır.

Tebligat Kanunu m. 21/2 Tebligatı Ne Zaman Çıkarılabilir ?

Muhatabın bilinen en son adresine çıkartılan tebligatın iade edilmesi ve adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresinin bu adresten farklı olması hâlinde: adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine “Mernis adresi” şerhi verilerek Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesi uyarınca doğrudan tebligat çıkarılması Tebligat Kanunu ile Yönetmelikteki koşullara uygun olduğundan hukuki dinlenilme hakkının bir ihlâli oluşturmayacağı gibi Adil Yargılanma Hakkının makul sürede yargılanma koşulunada hizmet edecektir.

Davalı Cevap Dilekçesi Vermemiş Olsada Karşı Delil İleri Sürmesi Mümkünmüdür ?

Hukuk Genel Kurulunda tartışılan uyuşmazlığın konusu; davalının cevap dilekçesi vermemiş olması karşısında kusur oranını tespit eden bilirkişi raporunun içeriği haricinde itiraz edilerek yeni vakaların ileri sürülmesinin iddia ve savunma yasağını genişletip genişletmediği hususundadır.

Cevap Dilekçesi Vermeyen Taraf Daha Sonra Tanık Listesi Verip Tanık Dinletebilir mi?

Hukuk Genel Kurulunda tartışılan uyuşmazlığın konusu; davalı, yasal süresi içinde cevap dilekçesini vermediği takdirde HMK’nın 128. Maddesi uyarınca en azından davacının iddia ettiği olayları çürütme açısından delil bildirip bildiremeyeceği konusu ve yasal süresinden sonra vermiş olduğu cevap ve delil dilekçesinde bildirdiği tanıkların davacının iddialarını çürütmek bağlamında dinlenilip dinlenilemeyeceği konusudur.